ANILAR SAYFASINA GERİ DÖN

SORUŞTURMA        

Yazan: Hasan Ali Kalayoğlu

             İskilip'in Harun köyünde müdür yetkili öğretmen olarak görev yapıyordum. Sanırım1978 yılıydı. Aynı köyde uzun yıllar kaldığım için ben de onlardan biri olmuştum. Hanım, oğlumun okula başlaması nedeniyle ilçe merkezinde kalıyor; ben de ancak hafta sonları onları görebiliyordum.
            Köyde bir kooperatif vardı. Hani o yıllarda tek amacı Almanya'ya işçi göndermek olan kooperatiflerden. Köy halkı eşlerinin boynunda ya da bileğinde altın cinsinden ne varsa bozdurmuş ve Almanya'ya gitmek için kooperatife yatırmıştı. Ancak daha bir kişi bile gitmeden kooperatiflerden bu hak alınmış, kooperatif de köylünün kucağında bir yük olarak kalmıştı. Besicilik yapılmak istendi, olmadı; yumurta tavukçuluğuna dönüldü, o da yürümedi. Sonraki yıllarda işçi gönderme hakkı yeniden tanınır diye feshedemiyorlardı da. Kooperatif sermayesinin üçte ikisi İstanbul'da oturan ve yıllarca Almanya'da kalmış birine aitti. O da herkes gibi batık parasını kurtarmaya çalışıyor ama battıkça batıyordu.
            Kooperatifin yıllık genel kurul toplantısı zamanı gelmişti. Köy halkı, yönetim kurulunun değişmesini istiyor ama İstanbul'daki büyük ortak başkanlığı bırakmak istemiyordu. Kaymakamlık, köylülerin isteğiyle, toplantıya Hükümet Komiseri olarak beni görevlendirmiş.  Nedeni de bana duyulan güven ve Hükümet Komiseri için ödemeleri gereken parayı almayacağımı bilmeleri olsa gerek.
            Toplantı başlar başlamaz İstanbullu büyük ortakla köylüler arasında tartışma çıktı. İstanbullu ortak, hisselerin üçte ikisine sahip olması nedeniyle başkan olacağını ve yönetime istediğini alacağını söylüyor, seçim yapılmasını engelliyordu. Araya girerek, kooperatiflerde oyların hisseye göre olmadığını ve herkesin tek oy hakkı olduğunu söyledim. Bana "Sen karışma, burada benim dediğim olur." deyince de toplantıyı iptal ettim. Ben iptal tutanaklarını hazırlarken İstanbullu ortak bana tehditler savurarak tüm evrakları ve defterleri kucakladığı gibi gitti. Ben de olayı tutanakla belgeleyip kaymakamlığa gönderdim.
            Aradan 10-15 gün geçmişti. Okulun kapısında bir jip durdu. Gelen kişi müfettiş olduğunu ve hakkımdaki şikayet nedeniyle soruşturma yapacağını söyledi. Böyle bir gelişmeyi zaten bekliyordum. İki şikayet dilekçesi vardı. Biri İskilip İlköğretim Müdürlüğü'ne, diğeri de Çorum Milli Eğitim Müdürlüğü'ne verilmişti. Bu nedenle de iki soruşturma birden geçirecektim. Buraya kadar her şey normaldi ama bana yöneltilen sorulara baktığımda şaşırdım kaldım. Çorum'a yapılan şikayetle ilgili yanıtlanması istenen sorulardan bazıları şunlardı:
            - Köy halkına Komünizm propagandası yaptığınız……..
            - Komünist kişilerin yayınlarını okuduğunuz………
            - Komünist olmasıyla tanınan kişilerle görüştüğünüz…..
            - Okul lojmanında gizli toplantılar düzenlediğiniz….vb.
            İskilip İlköğretim Müdürlüğü'ne yapılan şikayetle ilgili  soruların bir kısmı ise şöyleydi:
            - Okul lojmanında Nurculukla ilgili ayinler düzenlediğiniz……
            - Köy halkına Şeriat propagandası yaptığınız……
            - Köy camiinde ezan okuyup namaz kıldırdığınız…..
            -Şeriatçı olarak tanınan kişilerle birlikte olduğunuz….vb.
            Soruları görünce müfettişin yüzüne baktım. O da sıkıntıdaydı ve ne yapacağını bilmiyordu. Ben, soruşturma evraklarından birer nüsha istediğimi ve ilerde dava açabileceğimi, olaydan basını da haberdar edeceğimi söyleyince iyice telaşlandı. Olayın iftira olduğu görüşündeydi ancak soruşturmayı yapmak zorunda olduğunu söylüyordu. Özellikle ulusal basının haberi olursa kendisine de zarar gelmesinden korkuyor ve "Duyarlarsa bizi tefe koyarlar." diye söylenip duruyordu. Ben soruları yanıtladım ve evraklarının birer kopyasını istediğimle ilgili dilekçemi de yazarak kendisine verdim.
            Müfettiş, gitmeye hazırlanıyordu ama hep bir şeyler söylemek ister gibiydi. Tam kalkarken;
            -"Hocam." dedi. "Şikayet dilekçeleri arasındaki bu çelişkinin nedenini ben anlamadım. Siz anlayabildiniz mi?"
            -"Çok basit."dedim. "Süleyman Demirel başbakan; bu nedenle de Çorum Milli Eğitim Müdürü de Adalet Partili. Oysa, İskilip İlköğretim Müdürü Cumhuriyet Halk Partisi'nden. Şikayet eden de bunu biliyor."
            Hiçbir şey söylemeden jipe bindiği gibi uzaklaştı. Ne soruşturma sonucu geldi, ne de istediğim evrakların kopyası. Olay kapandı gitti.

ANILAR SAYFASINA GERİ DÖN