ANILAR SAYFASINA GERİ DÖN
Yazan: Turan Akpınar
KİM SAATİ SORDU? |
 |
1968 yılının Nisan ayındayız. Havalar yavaş yavaş ısınırken börtü böceklerde de bir canlanma, bir hareketlilik başlamıştı. Yeni okulumuzun bahçesinde bir yıl önce diktiğimiz ağaçlar çiçeğe durmuş, etraf yeşile bürünmüştü.
Nisan ayı ortalarında başlayan 19 Mayıs çalışmalarımız bayram haftasına kadar devam ediyor. Bizler açısından dersler yerine açık havada hareketlere çalışmak daha çekici geliyor gelmesine de Nisan sonlarına doğru güneşin yakıcı ışınları atletlerimizin açık bıraktığı yerleri kavurdukça akşamları yatakhanelerde uyku arasında iniltilerimizde duyuluyordu.
5 D sınıfı olarak Beden Eğitimi öğretmenimiz Kadir Beyin gözetiminde 19 Mayıs hareketlerine çalışıyoruz. Ders zilinin çalmasına az bir süre kala orta sıralardan;
-Saat kaç?
Diyen arkadaşımızın sesi biraz fazla çıkmış olacak ki Kadir Bey;
-Kim o saati soran?
Sorgulayıcı, kızgınlık dolu sözleri kısa şortlu, atletli 5 D sınıfında soğuk bir havanın esmesine sebep oldu… Kendisini görmesek bile sesin sahibini hepimiz tanımıştık... Kadir Bey;
-Tekrar soruyorum kimdi saati soran?
Gene sessizlik. Kimse yanıt vermiyor. Kadir Bey aramızda dolaşarak tek tek sormaya başladı. Kimseden ses çıkmıyor. Bu sessizlik Kadir Bey'i daha da hırçınlaştırdı. Bizlere:
-Hepinizi akşama kadar güneşin altında bekletirim! Kimse çıksın ortaya.
Bizlerde gene çıt yok... Bizim bu tutumumuz Kadir Beyi daha da kızdırdı. Önden başlayarak hazır ol da bekleyen bizlere sille tokat girişti. Orta sıraya gelene kadar yorulmuş olmalı ki tokatlamayı bıraktı ve kızgın bir şekilde;
-Teneffüs bitip zil çalana kadar burada bekleyeceksiniz.
Direktifini vererek uzaklaştı yanımızdan. Onun gidişi ile birlikte biz, saati soran arkadaşımıza yüklendik. Hem ona kızıyor hem de orta sıralara kadar tokat yiyen arkadaşlarımızın kızaran yanaklarına bakıp hınzırca gülüyorduk...
Neydi bizi böyle tokat yiyip de arkadaş adı vermemeye sürükleyen davranışımız? Şimdi düşünüyorum da insan satmama, birbirlerine her koşulda sahip çıkma, paylaşılan ortak yaşamın davranış biçimi idi. Daha sonraki yıllarda yetişkin olmuş, belli yerlere gelmiş insanlardaki kaypaklıkları, çıkarları için tavizler verildiğini yaşayıp gördükçe on altı, on yedi yaşlarındaki; yüreklerindeki arkadaşlık dayanışma, birbirlerine sahip çıkma cesaretini gösteren arkadaşlarımla aynı yılları paylaşmanın gururunu hala taşıyorum...
NOT: Yazıya ilişkin görüş ve düşüncelerinizi GÜNLÜK'e yazabilirsiniz.
görüntüleyen kişi sayısı
ANILAR SAYFASINA GERİ DÖN