ANILAR SAYFASINA GERİ DÖN

Yazan: Turan Akpınar

TONGURDAK

Doğduğum şehirden ilkokul üçüncü sınıfı bitirip Çorum'un Mecitözü'ne bağlı Körücek Köyüne geldiğimizde, şehirde giydiğim kısa pantolonum köydeki çocuklar arasında bir zaman alay konusuydu. Onlarla bütünleşmem, birlikte oyunlarına katılmam ancak oflaya sızlaya anneme kabul ettirdiğim uzun pantolon giymemle mümkün oldu.
Köye yerleşince benim için şehirde olmayan bir özgürlük ortamı doğmuştu. Belirli bir  arkadaş gurubu, çevreden uzaklaşmadan sabahtan akşama kadar çeşitli oyunlarla geçen güzel günlerim...
Amcam köyün üçüncü sınıfa kadar olan okulunda eğitmenlik yapıyor, boynundan hiç çıkarmadığı  kıravatı, sadece resmi dairelerde çıkardığı şapkası ile köyün öğretmeni, akıl danışmanı, doktoru, ihtilallerde ise muhtar  olarak atanıyordu.
Benden bir yaş küçük oğlu Hikmet köydeki diğer çocuklarla iletişim kurmamda en büyük yardımcımdı. Ne var ki oyunlardamızıkçılık yaptığında diğer çocuklar  onu;
-Tongur tongur tongurdak diye kızdırıyorlardı.
İlk zamanlar çocukların taktıkları bu lakabın anlamını bilmediğim için amcama:
-Tongurdakın ne anlama geldiğini sordum..
 Amcam:
-Hayvanları sabah otlatmaya götürürken boyunlarına taktıkları iri çanlar olarak açıkladı...
Hikmet'in tombul yapısı, yanaklarının dolgun olması sanki takılan lakapla eşleşmiş gibi idi. Köydeki yetişkinlerde onu adı ile değil de Tonguç olarak çağırıyorlardı... Çocuklar Tonguca  -dak-  eki ulayarak Tongurdak yapmışlardı. Hikmet kızsa da, asıl adının Hikmet olduğunu söylese de Tonguçluk ve Tongurdaklık onunla bütünleşmişti. Bende fazla sorgulamadan bu lakabı kullanır olmuştum... Ta ki öğretmen okulu sınavlarını kazanıp, her gün yeni şeylerin öğrenilip ufkumuzun açıldığı günlerde Köy Enstitüleri ve kuruluş tarihçesini öğrendiğimde  amcaoğlu Hikmet'in neden Tonguç olduğunu anlamış, bu konuyu amcamdan dinlemek istemiştim...
Başından hiç çıkarmadığı şapkasını oturduğumuz divanın üzerine koydu, gözleri çok uzaklarda bir şeyler arar gibi daldı...
-Yeğenim askerde çavuşluk sınavından sonra bizleri ikinci bir sınava aldılar... Yıl 1936 üç aylık kurs sonrası bizlere eğitmen olarak görev vereceklerini söylediler. Kurs sırasında Ankara'dan bir genel müdürün geleceği söylendi...
Ben pür dikkat amcamın anlattıklarını dinliyor, öğretmen okulunda öğrendiğim Köy Enstitüleri bilgileri ile amcamın anlattıklarını beynimde harmanlıyordum...
 O:
 -Bir sabah orta boylu, karayağız birisi bizleri topladı, yüreğimize işleyen sözlerle Cumhuriyetin, devrimlerin yenileşmenin ilerlemesinin bizlerle en ücra köşelere ulaşacağını söyledi. Bizimle iki gün kaldı, bizden birisi gibiydi... Biz onu İsmail Hakkı Tonguç olarak tanıdık... Onu öyle sevdik ki, Hikmet doğunca göbek adı olarak Tonguç adını koydum...
Amcamın bu anlatımından sonra Hikmeti daha çok sevdim. Yaz tatillerinde birlikte olduğumuzda o eli öpülesi eğitmeni, o aydınlanmacı bilge insanı rahmetle anıyoruz.

 

NOT: Yazıya ilişkin görüş ve düşüncelerinizi GÜNLÜK'e yazabilirsiniz.

Visits
Tekil görüntülenme

ANILAR SAYFASINA GERİ DÖN