ANILAR SAYFASINA GERİ DÖN

YIKIK KIYININ DİBİ

Yazan: Ayhan Altay

            1971 Yılının ilk günlerinde Bozboğa Köyündeydik. Bozboğa, Çorum Ankara Alaca kavşağından Alaca yönüne birkaç kilometre. Köy, ovanın ortasına yerleşmiş, daha doğrusu yerleştirilmişti. Biz staja gitmeden birkaç yıl öncesine kadar köy güneyindeki derenin kenarındaymış. kesin bilmiyorum ama büyük olasılık selden korunma amacıyla taşımışlardır.

            O yıllarda köyde, köylülerin ortaklaşacağı bir mekan yoktu. Köyün girişinde nereden ve neden kalma bilmediğim yüksekliği iki metre, uzunluğu yirmi metre dolayında olan, yarı yıkık bir kerpiç duvar vardı. İşte bu duvarın dibine konulan irice taşların üzerine uzatılmış kalas, işten zamanı artmış köylülerin buluşma noktasıydı.

            Hepimiz biliriz. stajda bir arkadaşımız ders verirken, diğerleri onu dinler ve izler. İşte bu izlemelerimden birindeydi ders veren kimdi; Ekrem mi, Zülküf mü, iki Muzaffer'den biri mi, Ali Küyük mü anımsamıyorum. -İşin garibi on kişilik staj öbeğimizdeki diğer dört arkadaşımı da anımsamıyorum.-

            Ders Türkçeydi. Okuma parçasının adı "PASTÖR". Yazı, Pastör'ün yaşamını ve kuduz aşısını bulmasının öyküsünü anlatıyor. Parçanın ilk tümcesi ise "Pastör Paris'te otururdu". Okuma bölümü bitti. Arkadaşımız sınıfa sorular sormaya başlayacak. Doğal olarak ilk soru, parçanın başıyla ilgili geldi: "Pastör nerede oturur?"

            Parmaklar havada ama yine de bir düşünce süresi tanımak gerek değil mi? İşte o sürenin sonunda bir öğrenciye -belki de yukarıdaki fotoğraftakilerden birine- yanıt için söz verildi. Yanıt:
            - Yıkık kıyının dibinde, öğretmenim.

            Sınıfın kahkahalara boğulduğunu yazmama gerek var mıydı, bilmiyorum.

NOT: Yazıya ilişkin görüş ve düşüncelerinizi GÜNLÜK'e yazabilirsiniz.

 

                     Paylas

 

ANILAR SAYFASINA GERİ DÖN