Staj köyümüz merkeze bağlı Hamdi Köydü. Sene 1969 kasım ayı olabilir. O tarihlerde meşhur öğretmen boykotu vardı. Boykottan sonraki hafta staja başladık. Ali Yıldırım, Necdet Yılmaz Terzioğlu,Turan Oral, Sami Taşçı, Muzaffer Gündoğdu, Önder Cin, Nusret Yalman, Adnan Uğur İrdem, Erdoğan Gündoğdu, Enver Erol ile on kişilik grup Hamdi Köyde staja başladık. Okulda 1 eğitmen, 3 öğretmen vardı. Okul Müdürü 3 ve 5 . sınıfları okutuyor. Stajyer bayan 4. sınıfı, eğitmen 2. sınıfı, bayan öğretmen de 1. sınıfı okutuyordu. Bayanlar sabahçı, müdür yetkili öğretmen ve eğitmen ise öğlenci idi.
Öğlencilerde 3 ile 5. sınıfların bileşmesini o tarihten beri hala yorumlamış değilim. Öğle olunca okulun düzeni bozuluyordu. Okul Müdürü 5. sınıflara çay hazırlatıp, köylüleri sınıfın içinde ağırlıyor. Öğrenciler kendileri gürültülü ortamda bir şeyler öğrenme uğraşıyorlardı. Tam öyle bir ortamda il milli eğitim müdürünün resmi aracı (Okulun Ankara anayol üzerinde olması nedeni ile) okulun kuzeye bakan eğitmenin sınıfı önünde durdu. Ama Müdür Beyin bu olaydan haberi yok. Güneye bakan sınıfta habersiz olan müdür kalabalık çay davetiyle yakalandı. Bardakları sıraların içine sıkıştırdı ama çaydanlık takımı, o zamanki gaz ocağı ve en önemlisi velileri sıkıştıracak bir yer bulamadı.
Milli Eğitim Müdürü boykotçu öğretmenlerin listesinin tespiti için çıkmıştı ama karşılaştığı durum onu adeta şok etmişti. İdari dosyaları sordu. O var mı yok, bu var mı yok. Okul mürüdümüz sorulan evrakların hiçbirini ortaya koyamadı. O koşuşturma esnasında müdürün hali perişanlılığı gömleğin arkadan ceketinin de dışına çıkmış bir kuyruk misali kötü manzara oluşturmuştu.
Milli Eğitim Müdürü giderken "Sana bir Konya külahı giydireceğim. Sen bekle gör" diyerek köyden ayrıldı.
Bunu yazmaktaki amacım; o zaman ki şartlarını eleştirmek değil; Türkiye'nin o zaman ki olumlu ve olumsuz yönlerinden bir ders çıkarmak. Her şeyi toz pembe göstermek, bizlerin hedeflere ulaşmamıza zarar verecektir. Kötü ile iyiyi kıyaslamakla iyinin değeri ortaya çıkar.