ELLİNCİ YILA GİRERKEN                  ÖMER KULKARA

          Mezuniyetimizin ellinci yılına girer iken; Hiç unutamadığım bir anımı paylaşmak istiyorum.

          1968-1971 yıllarında Çorum İlköğretmen Okulunda okudum. 17,5 yaşında iken okulumdan mezun olmuştum. Devlet Memuru sayılabilmem ve maaş alabilmem için 18 yaşında olmam gerekiyordu. Babam Adliye Mübaşiri olduğu için yaşımı 18’e getirmek çok kolay olmuş, Sulh Hukuk Mahkemesinde yaşım büyütülmüştü.

          Esas serüven bundan sonra başlıyor. Çektiğim kura sonucu Siirt’e depo tayinim çıktı. Göreve başlamak üzere babamın verdiği üç, beş lira harçlıkla Osmancık’tan Siirt gitmek için yollara çıktım.

          Bir hafta otelde kaldım. Orada çektiğim kura sonucunda da Şırnak- Kemerliköy’e atanmıştım. Öğleden sonra olduğu için; Ya uzun yol Batman üzeri Şırnak’ a gidecektik, ya da biraz daha kısa yol olan Eruh üzerinden Şırnak’a gidecektik. Biz kısa mesafeyi tercih etmiştik. Hemşerim olan arkadaşım Keşaf Delibaş da Şırnak’ın bağlı başka bir köyünü çekmişti. Bazı öğretmen arkadaşlar ve Şırnak’a gidecek olan kişilerle tenteli bir cip arkasında bulunan banklara oturarak Eruh üzeri düştük yollara.

          Hava kararmak üzereydi. Yolumuzun stabilize, patika ve keçi yolu gibi olduğunu hissetmemek mümkün değildi. Eruh’a girmeden önce yolun kesildiğini fark ettik. Cipin etrafı kalaşnikof silahlı birkaç kişi tarafından çevrilmişti. Liderleri ise Şoförle Kürtçe konuşuyordu ve biz bir şey anlamıyorduk. Yaş daha 17,5. Aldı bizi bir korku. Babamızın verdiği harçlıkları oturduğumuz bankların altına atmış, kurbanlık koyunlar gibi beklemedeyiz. Neticede serbest bırakıldık. Sonradan şoföre sorduğumuzda öğrendik ki; Arkada oturanların kimler olduğunu sormuş liderleri. Bir kaç Öğretmen ile Şırnak’ın yerlileri demiş. Onları indir bizleri Siirt’e yakın bir yere götüreceksin demiş. Şoför de vallahi frenim patlak, depodaki yakıtta bizleri ancak Şırnak’a atar demiş, bırakılmışız. Vallahi biz de korkmuştuk.

          İşte benim dün gibi unutamadığım ilk şey şoförün sorularımıza verdiği cevap olmuştu. 50 yıl geçmiş olmasına rağmen unutmadım “Öğretmenim bırakın bu kişiler, cebinizdeki parayı almayı; paranız yoksa cebinize para koyar bu insanlar.”  Soruyoruz “Peki kim bunlar”. ” Ağaya isyan edip dağa çıkan eşkıyalar...! Bunlar Hamido ve Koçeronun adamlarıdır. Yeter ki köyümüze eğitim gelsin diyenlerdir.” “Peki fren ne alemde” dedim. “Patladı patlayacak, yakıtta bitti bitecek”

          Öylece geldik Şırnak’a. Hava karardığı için handan bozma bir otele yerleştik. İşin en ilginç yanı sabah olduğunda başladı. Öğretmen arkadaşlar ile doğru İlköğretim müdürlüğüne gitmiştik. Sıra bana geldiğinde Müdür bey bana “Öğretmenim hoş geldiniz, hayırlı olsun“ dedi ve Müdürlük mührünü de takdim etti. Anlayacağınız ben 17,5 yaşında daha göreve yeni başlar iken hem Öğretmen hem de tayin olduğum Okulumun Müdürü olmuştum. Anlaşıldı ki o köye gidecek Öğretmen ilk ben olacaktım. Düşünün bir defa; Yıl 1971, Cumhuriyetimizin kuruluşu 29 Ekim 1923’ten 1971 yılına kadar o köye hiç eğitim gitmemiş ve ilk defa bir öğretmen göreceklerdi...! Arkadaşım Keşaf’la vedalaştık.

          Gidemediğin yer senin değildir diyerek köyüme, gitmem gereken yere geldim. Şırnak’ta o köyün birkaç halkıyla tanışmıştım ve bir kamyonla kömür ocaklarına kadar gelmiştik. Ondan sonrasında da yayan gidilecekti ve 2 saat yürüdük sonra da köyümüze gelmiştik Cudi dağının eteklerinde bir köy...! Orda bir köy var uzakta misali; Görsek te, görmesek de o köy bizim köyümüzdü. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bizim köyümüz. 51 yıl eğitimden yoksun bırakılmış bir köy. Hem de Cudi Dağının dibinde. Okula vardık ki ustalar okulu tamamlamakla meşgul. Daha okulumuzun çatısı yok arkadaşlar. Türkçe bilen sadece Muhtar ve birkaç askere gidip gençlerle tanıştık.

          Anlayacağınız 10-15 gün yıldızlara bakarak, okulun lojmanında uyuduğumu da hiç unutamam. Doğduğum yer Osmancık neresi, doyacağım eğitim vereceğim Kemerliköy neresi. Hep dam evlerle dolu bir köy. Unutamadığım diğer bir anım da Okula öğrenci kayıt günüydü. Ben ne yapacaktım, ne yapmalıydım hep yıldızlara bakarak uyudum düşündüklerimle. Yanımda muhtar ertesi gün kayıtları yapmaya başladık. Dam evlerin üstündeki annelerin Kürtçe konuşmaları ve benim anlamsız bakışlarım. Muhtar çeviri yaptı “İki çocuğumuz varsa birini, üç çocuğumuz varsa ikisini veririz. Bizim hayvanlara kim bakacak”..!

          Benim amacım 50’den fazla öğrenci kaydetmek. Zira aynı zamanda Okulun Müdürü olduğum için 50’den fazla kayıt yaptığımda bir meslektaşımı daha isteme hakkım doğacaktı. Neticede 68’i bulduk.

          Ertesi gün Şırnak’ta pazar vardı. Köylülerle erkenden Şırnak’a gitmek üzere muhtarla vedalaştım ve okuluma geldim. Tembih etmeme rağmen unutulmuş, uyandırılmamışım. Köylüler çoktan gittiklerini muhtarın yanına gittiğimde öğrendim. Yapılacak bir şey yoktu. Hazır demlenmiş çayı içerken yaklaşık yarım saat geçmişti ki odamız destursuz aralandı. Gelen köy ağalarından birisiymiş. Muhtarın bana; “Öğretmenim şansınız varmış ağamız Şırnak’a gidecek, takıl peşine git“ dedi. Takıldım ağanın peşine düştük yola. Öğle vakti yolumuz üzerindeki bir başka köye uğradık.  Yanımda ağa var ya, bir o kadar izzeti ikramlar o köyden. Neticede saat 2 gibi Şırnak’a vardık.

          Ağa ile vedalaştıktan sonra ilk işim PTT ye gitmek oldu. “Var mı bana bir şey dedim”, yok denildi. Bursa Eğitim Enstitüsü Matematik sınavlarından yedekte kalmıştım. Boynum bükülü PTT den ayrıldım. Köy halkı ile pazar yerinde buluştuk, alacaklarımızı aldık biraz zaman geçti. Köye dönüş hazırlığı yaparken PTT’nin önüne geldiğimizde memurun “Öğretmenim müjdemi isterem, beklediğiniz haber geldi kazanmışsınız” dediğinde altın bulmuş kadar oldum. Köye bile gitmedim otelde kaldım, para verdim eşyalarım getirildi.

          Ertesi gün babam gelmişti. Sanki Paris’e gider gibi ver elini Şırnak’tan Bursa ya.1971-1974 de Bursa Eğitim Enstitüsü Matematik bölümünü bitirdim. Onu da uzun süreli yapamadım. Yedek Subay Askerlik görevimden sonra; Aydın Öğretmenler Okuluna MC döneminde atanmıştım. Bana bir liste sunulmuş, “bu öğrenciler sol görüşlü, sözlü notlarına 0 ver, sınıfta bırak” baskıları yapılmıştı. Ben okulda istifamı bırakmıştım. Girdiğim Eczacıbaşı Holding İlaç sektöründen Bölge Müdürü olarak emekli oldum.

          Bu bağlamda hiç unutamadığım ve kısa süren bu İlkokul ve Lise Öğretmenlik anımı, mezuniyetimizin 50 yılı olacak sizlerle paylaşmak istedim. Acaba şimdi o köy ne durumdadır, görmek isterim...!

          Saygı ve sevgilerimle...

 

Wikipedia bilgisi:
Kemerli, Şırnak ili merkeze bağlı olan bir köydür. Köy 1990 yılında terör olayları nedeniyle yıkılmış ve boşaltılmıştır. Köydeki aileler Şırnak, Silopi, Irak ve Almanya olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerine göç etmişlerdir.

Corumio
16.12.2020
Web Hits