Bir arkadaşımızı daha aldı aramızdan ölüm. Sonun başındayken yitirdik Mustafa Bozkurt'u. Oysa daha mayıs ayında Antalya'da aramızdaydı. Başında hep şapka vardı ama anlamamıştık onun kemoterapi nedeniyle saçları döküldüğünden şapka taktığını.
Mazlum şöyle anlattı o günü: Bu kadar konuşabildi telefonda Mazlum. Sonra sesi boğuldu, kaldı. Belli ki ağlıyordu... Bu belki de son mutlu günleri oldu Mustafa'nın. Uzunca bir süredir yattığını, bir süredir de yoğun bakım bölümünde olduğunu söylediler yakınları. Beşiktaş Sinanpaşa camisi avlusundan uğurladık onu. Bir avuç insandık. Gün 26 Kasım 2011'di ve bu sabaha karşı başlamıştı sessiz yolculuğu Mustafa'nın... Cenaze aracı Boyabat'a doğru yola çıkarken Yücel'le bakakaldık ardından bu ağabeyimizin. Biz okula girmeden bir yıl önce o mezun olmuştu. Tek anımız Antalya buluşmasıydı. Eğlence akşamı hemen yanımdaki masadaydı. Birlikte söylemiştik şarkıları. Şimdi sesi kaldı bize videolarda. "İnleyen şu kalbimin sesini, o yar dıymasın diye" O ses ki bizim seslerimizin içinde, ayrılmıyor...
|