UNUTULMAZ BİR ANININ YILDÖNÜMÜ

 

       

             17 Ekim 1969. Çoğumuzun yaşamında önem taşıyan bir tarih. Üç günlük öğrenci boykutu yaptığımız o tarih.

             Yaşamımızın sonraki dönemlerini de etkileyen, belki de bugünkü birlikteliğimizin temel harcını oluşturan bir eylemdi boykot.

             Bugün 17 Ekim 2013. Boykotun 44. yıldönümü. Okuldan çıkış, Erzurun Dede yatırı, birinci gecenin soğuğu, Kadir Sever'i protesto etmemiz ve Halis Demirci'nin bizi güçlendiren konuşmasından sonra geldiği otomobili yerden kaldırarak döndürmemiz, ikinci geceyi geçirdiğimiz mercimek ambarı sanki dün gibi.


Günlerden 17 Ekim
Sokaklara bir yol bakın
Yoluna çıkmayın sakın
Şen ola boykot şen ola
                 Erol Karabulut

             1969 Boykotunda öğrenci örgütü başkanı ve boykutun bir numaralı sorumlusu olan sevgili Turan Akpınar'dan o günleri değerlendirmesini istedik. İşte Turan Akpınar'ın değerlendirmesi.

             Ben uzun süre yurt dışında bulunduğum için yıllarca okul arkadaşlarımla iletişimim kopmuştu. Corumio sitesinin sayesinde kaybettiğimi sandığım ilişkiler de canlanıverdi Corumio toplantılarında... İlk dikkatimi çeken, birlikte olduğumuzda en çok konuşulan konulardan birisinin de BOYKOT olmasıydı.

             O anları yaşarcasına anlatılanları dinlerken böyle bir olayın kişilerde içselleşmesi, anılarda baş köşeyi tutması inanılmaz güzellikteteydi. Ayrıca ve en önemlisi boykata katılan arkadaşlarımın olaylardaki rollerini yüreklerinde hissetmeleri beni bu konuda mutlu etmiş geriye anlatılacak  bir şeyin kalmadığını göstermişti... Ben burada,  boykotta yer alsın veya almamış olsun tüm arkadaşlarımı minnetle anıyor, göstermiş oldukları dayanışma ruhunu takdirle karşılıyorum. Boykotta  olupta şimdi aramızda olmayanları da rahmetle yad ediyorum.

             Boykotun nedenlerine gelince... İçinde bulunduğumuz yeni okul ortamının hazır olmayışı bizleri özellikle de okulumuza yeni gelen öğrencileri zor koşullarda yaşatıyordu. Örgüt başkanı olarak idare ile görüşsek de onlar da ellerindeki olanaklarla ancak bu kadarını yapabiliyorlardı... Ödenek sıkıntısı, araç gereç siparişlerini temin etme zorluklarını ancak öğretmen olduktan sonra anlayabilmiştik.

             Bazı öğretmenlerimizin kendilerince doğru zannettikleri aşırı disiplin anlayışları ve öğrenciye kaba kuvvet kullanmaları da boykotun nedenleri için birer gerekçe idi.

             Ayrıca; 1969 un Türkiyesi; hak arama, zorbalığa karşı çıkma, baskılar karşında birleşme, birlikte hareket ederek düzensizliklerin düzeleceğinin dorukta olduğu bir ortamdı. Bu etkilerin de katkıları olmuştu boykota çıkmamıza.

             Boykotun nasıl hazırlandığını o dönemin öğrenci örgütü olan ''Toplumcular'' kabinesi adına açıklamam daha doğru olur sanırım.

             Birinci bölümde  anlattığım  okul içi sorunların giderilmemiş olması, öğrenciler arasında hoşnutsuzluğa yol açmıştı. Akşamları etüt saatlerinde sınıfları dolaştığımda bu konudaki yakınmalar alabildiğine yoğundu. Özellikle de yeni gelen öğrencilerin içinde bulundukları olumsuz yaşam koşulları birinci sırayı alıyordu... Yatakhanelerin altındaki boş odalardan birisinin örgüt odası olarak ayrılması bizlerin toplantı ihtiyacımızı karşılıyor, gelen şikayetleri orada dinliyorduk. 

             Ekim ayının ortalarında sorunların çözüme ulaşmaması bazı son sınıf öğrencilerin bireysel tavırları tehlikeli boyutlar alıp, onların çeşitli disiplin cezaları almaları ile sonuçlanıyordu. Örgüt olarak bunun önüne geçmeyi düşündük ve 14 Ekimde örgüt odasında etüt sonrası toplantısında boykot sözcüğünü kullandım. Konu tartışmaya açıldı.. İkinci toplantıya kabine üyesi olmayan ancak sınıflarında güven duyabileceğimiz ikinci ve üçüncü sınıf öğrencilerinide büyük bir gizlilik içinde çağırdık. 

             Karar!! Boykottu... Son toplantıda gerek kabine üyeleri gereksede diğer katılımcılardan yazılı imzalı ''Boykot kararında kendi irademle karar verdim'' yazısı aldık... Boykota birinci sınıflar alınmayacaktı.. Gündüzlülerde  boykatta yer almayacaklardı, gönüllü gelirlerse geri çevrilmeyeceklerdi...

             Karar alındıktan sonra benim gibi karara imza atanlar da yataklarımıza yattığımızda neler olup biteceğini kestiremiyorduk... Hepimiz  dar gelirli ailelerin çocuklarıydık.. Bazılarımız 7-8 ay sonra öğretmen olacaktık. İçimizde  bir çözülme olursa  geleceğimizde tehlikeye girecekti..

             Ama verilen karar bizler için geri dönülmezdi.. Ya başaracak ya da bazılarımızın geleceği kararacaktı... Bu duygularla boykot öncesi gecesi kabine üyeleri ile birlikte  etüt sonrası yatakhaneleri dolaşarak ''yarın kahvaltıda boykota gidiyoruz'' duyurusunu yaptık. 

             Ertesi sabah kahvaltıda hazırladığımız planı uygulayarak ikinci ve son sınıflar düzenli sıralarla okulu terk ettik. Parkın yanındaki Atatürk Anıtında sabahın yedisinde istiklal marşını söyledik.. Bölge halkı ne olduğunu anlayamamıştı bu saatte.. Bayrama gider gibi, sıralanıp saat kulesine oradan da Erzurum Baba Türbesinin olduğu yere geldik. Sonbaharın gece ayazının üzerimize çöktüğü iki gecemizi geçirdik orada... Dayanışmayı, adam satmamayı, yürekli olmayı orada görünce, aldığımız karar sonrası ne gelirse gelsin göğüsleyebileceğimize inancımızda artmıştı.

             İki gün içeresinde  bazı öğretmenlerimiz geldiler boykot alanına.. Gündüzlü arkadaşlarımızın Çorum halkı ile birlikte gösterdikleri özveriler unutulmadı hiç bir zaman. Dönüş kararını Milli Eğitim Bakanlığından gelen iki müfettişin verdikleri garantilere dayanarak aldık ve okula geri dönüldü. Zannerdemsem iki uykusuz gecenin ardından boykota katılanlar deliksiz uykunun tadına vardılar.. Örgüt üyelerinin  katıldığı soruşturma sonrası Bakanlık Müfettişlerinin kimsenin ağır ceza almayacağı garantisi üzerine birer uyarı ile olay sonuçlanmıştı.

             Boykotun öğretmenlik yaptığımız dönemlerde bize neler çağrıştırdığına gelince; Neler çağrıştırmadı ki? Öz güven, birlikte hareket etmenin yararları, haksızlıklara boyun eğmeme.. Arkadaşlık, adam satmama, görev bilinci, yurt ve insan sevgisi... Tabiki bu saydıklarımı boykot yaptığımız okul çatısı altında yaşadık, öğrendik ve de yaşama uyguladık..

             Bu yazdıklarımda belki unuttuğum veya fazladan yazdıklarım olmuşsa arkadaşlarımdan şimdiden özür diler, iki yıl onların öğrenci örgütü başkanlığını yapmanın gurunu hala taşıdığımı ifade etmek isterim.

Selam ve sevgilerimle..

Turan Akpınar

 

Corumio
17 Ekim 2013
bbcounter
Paylas