GERİ
Sana dağların doruklarından sevgimi getirdim öğretmenim; rüzgarların ardından saygımı.
Gözlerimi kapattım bir an hatırlamak için geçmişi . İlk sıraya oturuşumu ilk gözlerini görüşümü ilk ellerimden tutuşunu….
Kelimelerin yetmediği duygular vardır ya öğretmenim işte seni öyle seviyorum. Bir iğne ucundan koca bir insana dönüşünün efsanesi hiçbir edebiyat literatüründe yer almamıştır herhalde. Sen benim yaşam öykümün kahramanı oldun. Güneşin doğuşunun ve batışının insana ne kadar zevk verdiğini sen fark ettirdin. Bazen beni bir sala atıp engin okyanuslara açtın; bazen de bir uçurtmanın kuyruğuna takıp oradan oraya savurdun. Bazen bir kuşla yarenlik ettirdin; bazen de lapa lapa yağan karın soğukluğunu ve sıcaklığını hissettirdin. Bazen yağmurun yüzüne vuruşunu gösterdin; bazen de rüzgarın nefesimi alıp götürüşünü.
Keşke yüksek bir uçuruma çıkıp da avazım çıktığı kadar bağırabilsem benim yüreğimi nasıl ısıttığını hayat rotamı nasıl çizdiğini. Sen bensin bende senim öğretmenim. İçimdeki güzelliksin. Gökkuşağı gibi renkli; çöldeki yağmur gibi gerekli; denizdeki engin kadar saf; bulutlar kadar beyaz; gece kadar gizemlisin. Seni seviyoruz öğretmenim; Senin de bizi sevdiğini biliyoruz
Kısacası öğretmen; Yunus'ta "gönül", Karacaoğlan'da "sevda" dır. Öğretmen; Mehmet Âkif'te "yürek", Köroğlu'nda "mertlik"tir. Dadaloğlu'nda "cesaret", Atatürk'te "bilimsel düşünme" ve Âşık Veysel'de tüm "Anadolu'dur"...
İsmail Çavuş
GERİ